NAMAZ  
 
  GUSÜL ABDESTİNİN ALINIŞI 10.06.2025 05:04 (UTC)
   
 
Gusül almak için kapalı veya gizli bir yer tercih edilir. Mümkünse avret mahalli bir peştamal veya örtü ile örtülür. Avret mahalli açık iken kıbleye dönülmez.

Gusle başlarken besmele çekilir ve niyet edilir. Niyetin kalben yapılması yeterlidir. Kalben, farz olan guslü yaparak cünüplüğü kaldırmaya ya da hayız halinden temizlenmeye; namaz kılmayı ve Kur’ân okumayı kendisine helâl etmeye karar vermek kâfidir.

Şafiîlere ve Malikîlere göre, niyetin kalple beraber dil ile de yapılması efdaldir.

Sonra ellerini bileklerine kadar yıkar. Dişlerini yıkar, misvaklar veya fırçalar. Sonra bedeni üzerinde kir ve pislik varsa yıkar ve temizler. Kirli olsun, temiz olsun; avret mahallini ve uyluklarını yıkar. Sonra namaz abdesti gibi abdest alır. Abdest esnasında ağzına bol su verir ve çalkalar, oruçlu değilse suyu boğazına kadar vardırır. Burnuna da bol su çeker ve burnunu temizler. Su ayağı altında birikiyorsa ayağını yıkamayı en sona bırakır.

Sonra başını üç defa su dökerek ve ovarak yıkar. Daha sonra sağ omuzundan başlayarak bedeninin sağ tarafını; daha sonra da sol omuzundan başlayarak bedeninin sol tarafını üçer defa ovarak ve hiçbir kuru yer bırakmadan yıkar. Yıkanırken göbeğinin oyuğuna, küpe deliklerine ve saç ve sakalının arasına daha dikkatli davranır, vücudun girinti ve kırışık yerlerine suyun iyice girmesini sağlar. Bunun için parmak aralarını ve gereken diğer yerleri hilâller ve ovar.

En sonda da eğer altında su birikmiş ise, sudan çıkar ve ayağını yıkar. Yıkandıktan sonra temiz bir havlu ile kurulanır. Ve mümkün mertebe çabuk davranarak avret yerlerini örter ve giyinir.

Böylece dört mezhebe göre adabına uygun olarak gusül abdesti alınmış olur
 
                         FARZLARI
184- Guslün farzları, ağzı, burnu ve bütün vücudu birer kez yıkamak üzere üçtür. Bu farzlar, aşağıda bildirileceği şekilde yapılır.
185- Ağıza ve buruna bolca su alınmalı. Bu işe abdestle yapılan ağız ve buruna su vermelerden daha çok özen gösterilmelidir.
186- Vücut yıkanırken iğne ucu kadar bir yerin kuru kalmamasına dikkat edilecek, kulaklar ve göbek oyuğu yıkanacak. Su saçların, sakalların, kaşlann ve bıyıkların, aralarına ve altlarındaki deriye kadar geçecektir. Bunlar sık olsa bile, suyun ulaşması sağlanacaktır. Bunların araları ve dipleri kuru kalırsa, gusül tamamlanmış olmaz. Ancak kadınların başlarından aşağıya sarkmış olan saçlarının yıkanması şart değildir. Önemli olan bunların diplerine suyun geçmesidir. Erkeklerde bir zorunluk bulunmadığı için, böyle sarkmış olan saçlarının her tarafını yıkamak gerekir.
187- Kapanmış olan küpe deliklerinin içini de yıkamalıdır. Öyle ki, bu deliklerin ıslanmış olduğuna kanaat getirmelidir. Böyle bir kanaat yoksa, onları el ile ovarak ıslamalıdır. İçlerine zorla su geçebilecek bir halde olan küpe deliklerini de, içlerine su geçecek bir şekilde el ile ıslatıp yıkamalıdır.
188- Tırnaklar arasında kalan kurumuş çamurların ve göz çapakları gibi şeylerin altlarını da yıkamalıdır; bunu yapmak gereklidir. Fakat tırnaklar üzerindeki kirler, topraklar, kınalar gusüle engel olmazlar. Çünkü bunlar suyun geçmesine engel değildirler. Bu konuda köylü ile şehirli eşittir. Sahih olan görüş budur.
189- Bir özür sebebiyle sünnet olamamış kimsenin, organında toplanmış olan derinin içini de yıkaması lazımdır. Ancak açılmasında bir zorluk olursa, o zaman içi yıkanmaz. Çünkü bu deri bedenin dışından sayılır. Buraya kadar gelen bir sidik ile abdest bozulur.
190- Suyun geçmesini engelleyecek şekilde dişlerin arasında nohut büyüklüğündc sert yemek parçası bulunmamalıdır. Vücudun hiç bir yerinde suyun geçmesini engelleyecek balık pulu veya çiğnenip kurumuş ekmek parçası gibi bir şey de bulunmamalıdır. Çünkü bunların altlarına su geçmeyince, gusül sahih olmaz.
191- Birbirine bitişik olup da aralarında su geçirmeyecek bir halde bulunan parmakları yıkarken, su ile aralarını ovmalıdır, içi boş olan göbeğin içini de yıkamalıdır. Üzerlerinde pislik bulunmasa da, avret yerlerini su ile yıkayıp temizlemelidir. Bunların da kuru kalması gusülün sıhhatine engel olur.
192- Ayaklarda bulunan çatlaklar üzerine merhem koyulunca, eğer altlarını yıkamak zarar vermeyecekse, altlarını yıkamak gerekir. Zarar verecekse üstleri yıkanır. Bu da zarar veriyorsa, üzerlerini meshetmekle yetinilir. Mesih de zararlı ise, meshedilmez.
193- Bir kimse guslettikten sonra ağzını veya burnunu yıkamadığını veya bedeninden bir yerin kuru kaldığını anlarsa, yeniden gusletmesi gerekmez; yalnız o yerleri yıkaması yeter. Bu arada farz bir namaz kılmışsa onu tekrar kılması gerekir.
194- Gözlerin içini soğuk veya sıcak su ilc yıkamak güç ve zararlı olduğu için, ne abdest alırken, ne de guslederken gözlerin içini yıkamak gerekmez. Körler için de böyledir. Temiz olmayan bir sürme ile gözler sürmelenmiş olsa bile, bunu yıkamak gerekmez. Gözlerin hafifçe kapatılması hem abdest için hem de gusül için bir engel teşkil etmez. Yeter ki su, kirpiklere ve pınarlara ulaştırılmış olsun.
(Malikîlere göre. gözlerin ve ağız ile burnun içleri, bir de meydanda olmayan kulak deliği bedenin dışından sayılmaz. Bu bakımdan bunları abdestte ve gusülde yıkamak farz değildir; sünnettir.
Hanbelîlere göre, ağız ile burnun içleri yüzden sayılır. Onun için hem abdestte, hem de gusülde yıkanmaları farzdır.)
Takma olan gözleri çıkarıp abdest ve gusülde altlarını yıkamaya gerek yoktur. Bu yıkama zararlı olunca, zaten çıkarılmaları caiz olmaz.
 
                    GEREKTİREN DURUMLAR            

İnsanın cinsiyet organından gelen üç çeşit akıntı vardır. Bunlar mezi, vedi ve menidir.

Mezî; cinsel oynaşma, hayal etme ve "şakalaşma sonunda duyulan haz sebebiyle cinsel organdan gelen, ince, şeffaf ve kaygan sıvıdır. Geldiğinin farkına varılmayabilir. Erkekte de kadında da olur.

Vedî; soğuk, ağır kaldırma vs. sebebiyle genellikle idrardan sonra gelen, koyu, kesik kesik ve renk olarak meniye benzeyen maddedir. Bazen cinsel oynaşma sebebiyle de gelebilir.

Menî; Şehvetle gelip, genelde hızla dışarı çıkan ve kendine has kokusu ve rengi olan bir sıvıdır.

Gusül sadece meniden dolayı gerekir. Mezi ve vedinin gelmesiyle sadece abdest bozulur, geldiği yer yıkanır ve abdest alınır.

Cünüplük, cinsi münasebet veya şehvetle meninin gelmesi sebebiyle meydana gelen ve belirli ibadetlerin yapılmasına mani olan durumdur.

Meni gelsin veya gelmesin, cinsi münasebet sonunda kadın da erkek de cünüp olur. Cünüplüğe yol açan cinsi münasebetin ölçüsü ve başlangıcı, erkeklik organının sünnet kısmının kadının organına girmiş olmasıdır. Erkek veya kadından şehvetle meninin gelmesi cünüplüğün ikinci sebebidir. Meninin uyku halinde veya uyanıkken, iradî veyahut da gayrî iradî gelmesi neticeyi değiştirmez. Cünüplük için meninin şehvetle gelmesi şarttır. Ağırlık kaldırma, düşme, hastalık gibi sebeplerle meninin gelmesi cünüplük sebebi değildir.

 

Uyandığında ihtilam olduğunu hatırlamamakla birlikte, çamaşırında meni bulaşığı gören kimsenin gusletmesi gerekir. İhtilam olduğunu hatırladığı halde elbisesinde böyle bir iz görmeyen kimsenin ise gusletmesi gerekmez.

      
 
  SEÇENEKLER
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  Tirmizî Birr 55
Nerede olursan ol Allah'a karsi gelmekten sakin; yaptigin kötülügün arkasindan bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. Insanlara karsi güzel ahlakin geregine göre davran.
Tirmizî, Birr, 55.

  As´salamun alaykum
Halife Hazreti Ömer (r.a.) Eshab-ı Kiram'dan bir zatı vali tâyin etmek üzere huzuruna çağırmıştı. Hazreti Ömer'in torunlarından biri çıkageldi. Hazreti Ömer torununu kucakladı, öptü ve onun gönlünü hoş etti. Orada bulunan zat Hazreti Ömer'e (r.a.):

— Ya Ömer! Sen çocukları sever misin? Halbuki ben, on tane torunum olduğu halde hiç birisini bu zamana kadar kucağıma almadım ve öpmedim, dedi. ... Devamını Gör

Hazreti Ömer ona:

— Allah senden merhameti kaldırmışsa ben ne yapayım? dedikten sonra «Kendi çocuğunu ve torununu sevmeyen, halkı hiç sevemez» diyerek vali tâyin etmekten vazgeçti.

me as´salam
  Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58.
Iman, yetmis küsur derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illAllah (Allah'tan baska ilah yoktur)” sözüdür, en düsük derecesi de rahatsiz edici bir seyi yoldan kaldirmaktir. Haya da imandandir.
Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58.
  hadis-ı şerif
Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Uyku için yatağa yatarken evvelâ Fatiha, sonra İhlâs-ı şerîf okursan ölümden başka her şeyden emîn olursun." (25)

Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurmuşlardır ki: "Yatağına girdiğin zaman şöyle de:





"Allah'ın her biri noksansız ve tam bulunan kelimelerine O'nun gadabından, îkabından, kullarının şerrinden, şeytanların hücûmlarından ve benim yanıma gelmelerinden sığınırım." Böyle söylersen hiçbir şey sana zarar veremez ve zarar verilmemeğe lâyık olursun." (26)

Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- yine buyurmuşlardır ki: "Yatağına girdiğin zaman Kâfirûn Sûresini oku. Çünkü bu sûre, şirkten berâettir." (27)

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol